5 Temmuz 2021’de İBB ve Şehircilik Grubu şirketleri olarak kentsel dönüşümde çok önemli bir adım attık. Milyonlarca hayatı kurtaracak, deprem dirençli bir İstanbul’da milyonların hayatını etkileyecek dönüşümün sürdürülebilir formülünü, İstanbul Yenileniyor platformunu kurarak hayata geçirdik. Uzlaşı ile riskli yapıların maliyetine yenilenmesi için yaklaşık 2 yılda binlerce başvuru aldık. Uzlaştığımız yapıları yıktık, temeller attık.
Giriş
Günümüzde deprem, toplumların güvenliği ve sürdürülebilir geleceği açısından öncelikli konular arasında yer alıyor. Türkiye bir deprem bölgesi. Hayatımızı bu gerçeğe göre tasarlayıp buna göre şehirlerimizi kurmamız gerekiyor. Türkiye’nin en önemli gündem maddesinin her zaman deprem olması lazım. Çünkü ülkemiz çok ciddi bir riskli yapı stokuna sahip. Kahramanmaraş merkezli depremlerde maalesef depremin en acı yüzünü ülke olarak yaşadık. Bunun daha büyük acılarını yaşamamak için depremi her zaman gündemde tutmamız lazım. Depreme ilişkin yapılan çalışmalarda mutlaka tüm tarafların samimi bir şekilde birlik içerisinde hareket etmesi lazım.
KİPTAŞ’ta göreve geldiğimiz ilk günden beri önceliğimiz her zaman olası İstanbul depremi oldu. Yapı stokunun %75’i 2000 yılı öncesinde inşa edilmiş bir kentten bahsediyoruz. Marmara depremini yaşayan bu kentte en önemli gündem bu olmalıydı. “Deprem riskiyle başa çıkmak ve yaşadığımız şehirleri daha güvenli hale getirmek için her fırsatta riskli yapıların yenilenmesi tercih değil zorunluluktur” dedik. Depremi siyasi kaygılardan arındırarak yapılan tüm çalışmalarda mutlaka tüm tarafların samimi bir şekilde birlik içerisinde hareket etmesi gerektiğini dile getirdik. Konut alanında gözlerimizi fırsatlardan önce risklere çevirmemiz ve ortak fayda için birlikte hareket etmemiz gerektiğini her platformda vurgulamaya çalıştık. Çünkü riskleri çözmeden, sürdürülebilir fırsatları yakalayamayız.
5 Temmuz 2021’de İBB ve Şehircilik Grubu şirketleri olarak kentsel dönüşümde çok önemli bir adım attık. Milyonlarca hayatı kurtaracak, deprem dirençli bir İstanbul’da milyonların hayatını etkileyecek dönüşümün sürdürülebilir formülünü, İstanbul Yenileniyor platformunu kurarak hayata geçirdik. Uzlaşı ile riskli yapıların maliyetine yenilenmesi için yaklaşık 2 yılda binlerce başvuru aldık. Uzlaştığımız yapıları yıktık, temeller attık. Bu sistem ile ilk kez tek yapıların da dönüşümüne başladık. Mahalle aralarına girdik. Rant görmediği için, teknik açıdan türlü zorluklar barındırdığı için hiçbir şirketin ya da müteahhidin girmediği bu binalara biz girdik. Biz kamu iştiraki bir şirketiz, sıfır kâr beklentimiz var. Tek yapı çok yapı demeden uzlaşan tüm vatandaşlarımıza çözüm sunmak için çalışıyoruz. Temel atmak önemli ama aslolan riskli yapıların hızla tahliye edilmesi ve yıkılması.
En önemli hedeflerimizden biri İstanbul’u daha dayanıklı bir kent yapmak. İstanbul’da potansiyel risk 2000 öncesi yapılar. Hem deprem yaşadı hem yapım yönetmeliği olarak eski yönetmeliklere göre yapıldı. Vatandaşlarımıza “Gelin bize başvurun, riskli yapınızı maliyetine yenileyelim” diyoruz. Biz ne kadar “Maliyetine yapıyoruz” desek de inşaat maliyetlerindeki artış ve uzun vadeli borçlanmalar vatandaşın uzlaşmasını zorluyor. Kahramanmaraş depremlerinden sonra İstanbul Yenileniyor’a başvurular dört kat arttı ancak uzlaşılar aynı oranda artmadı. İstanbul’da yaklaşık 496 bin riskli bağımsız birimde oturan 1,8 milyondan fazla insanımızın yaşadığı bir alandan ve başvurudan bahsediyoruz. Bizim vatandaşımıza sunmamız gereken, uygun ödeme planı ve bu işin organizasyonu.
Ortaya koyduğumuz model kamuya da model oldu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da kentsel dönüşümde bizim sunduğumuz sistemi örnek alarak bir öneri sundu. Ancak bütün çağrılarımıza rağmen ortak bir masada buluşamadık. Kurumların samimi bir şekilde hareket etmesi gerekiyor. Bilim insanlarımız söylüyor. Artık Marmara depremi olası değil her an olabilir. Kesinlikle depremi siyaset üstü tutmalıyız. Tüm kurumlar samimi bir şekilde deprem konusunda yan yana gelip birlikte hareket etmeli.
Parsel bazlı yenilemeden çok, ada bazlı yenilemeyi biz de savunuyoruz. Ancak ülkemizin gerçekleri var. 6306 sayılı kanun gereğince 3’te 2 uzlaşı sağlanması gerekiyor. Uzlaşı sağlamadan bugün hiçbir adım atamıyoruz. O nedenle tek yapıların dönüşümü çok önemli. Bir blok da olsa bir ada da olsa önemli olan, ne kadar çok riskli yapının dönüştüğü ve can güvenliğinin sağlandığı. Görev süremiz içerisinde yaptığımız projelerde hiçbir şekilde imar değişikliği yapmadık. İmar artışı da yapmadık. Bir teknik insan olarak imar artışını savunmuyorum. İstanbul doğal eşiklerine kadar dolmuşken yeni yerleri imara açmak bu memlekete yapılacak en büyük kötülüktür. Tabii yenilenme süreçleri kadar, kentlerimizdeki kırılgan yapı stokunu ayakta tutup, insanlarımızın olası bir depremde canlı bir şekilde bu yapılardan çıkmasını sağlamak için mühendislik olarak elverişli olan yapıları güçlendirme süreçlerine de hız vermeliyiz. İBB çatısı altında Şehircilik Grubu şirketleri işbirliğinde KİPTAŞ koordinasyonunda üniversiteler ile güçlendirme süreçlerinde de aktif rol almaya başladık. İBB olarak projelerde uygulayıcılara üniversitelerimizin onayının alınmasını şart koşacağız. Yani arkamızda yine bilim ve akıl olacak. Çünkü kentler siyaset mühendisliği ile değil bilimle dayanıklı hale gelir. Yapacak iş çok, zaman az ve maliyetler hiç olmadığı kadar hızla artıyor. Olabildiğince çok insanın hayatını kurtarmak en büyük önceliğimiz. Bugüne kadar en fazla riskli yapıya çözüm üreten KİPTAŞ yönetimi olarak her gün yaptıklarımızın üzerine koymaya ve süreci geliştirmeye devam edeceğiz.
Yük. Müh. Ali Kurt
KİPTAŞ Genel Müdürü