İTÜ Vakfı, yıllar içinde geliştirdiği gelir kaynaklarından, aynı zamanda İTÜ Vakfı Başkanı olan Sayın Rektör tarafından, Vakıflar kanununa aykırı olarak, mahrum bırakıldı. Bu durumda, İTÜ Vakfı’na hukuk içinde hakkını arama dışında bir yol bırakılmadı. İTÜ yönetimince izlenen bu tutum, İTÜ’nün, mezunlarıyla sevgi ve güven bağını da büyük ölçüde zedeler niteliktedir.
Değerli İTÜ Kamuoyu,
Bilindiği gibi, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), 250 yıllık geçmişiyle teknik eğitim
ve öğretimde öncülük yaparak yalnızca ülkemizin değil, pek çok ülkenin imarı ve
kalkınmasında önemli roller üstlenmiş ve sayısız bilim insanı, yüksek mühendis ve
mühendis yetiştirmiştir.
Bu yazı, bugünkü İTÜ yönetiminin, İTÜ ve İTÜ Geliştirme Vakıfları üzerinde baskı
kurma ve Vakıf varlıklarına el koyma girişimlerini; İTÜ öğretim elemanları, öğrencileri,
mensupları ve mezunlarına duyurma amacıyla kaleme alınmıştır.
İTÜ Vakfı, 1984 yılında o dönemin İTÜ Rektörü merhum Prof. Dr. Kemal Kafalı’nın
girişimiyle, İTÜ mezunlarından oluşan değerli mühendisler tarafından kurulmuştur.
Vakıf’ın amacı, İTÜ Rektörlüğü'ne, fakültelere, öğrencilere hizmet sunmaktır.
1986 yılında, merhum Kafalı’nın önerisi ve yönetim kurulunun onayıyla, İTÜ Vakfı
Genel Sekreterliği görevine getirildim. Böyle bir görevi kabul etme nedenim İTÜ’ye bir
sosyal tesis kazandırma arzumdu. 1992’ye kadar devam eden Genel Sekreterlik görevim sırasında, –başta Prof. Dr. Kemal Kafalı ve yönetim kurullarının desteği ve yol göstericiliğiyle– harabe halindeki kimya laboratuvarı, Üniversite’den mali katkı almadan, İTÜ mezunlarının
bağışları ve düzenlenen piyango gelirleriyle, otel odaları ve restoranları içeren
İTÜ Sosyal Tesisleri haline getirildi. Daha sonra aynı yöntemlerle; eğitim tesisleri,
yüzme havuzu ve müştemilatı, Ayazağa ve Gümüşsuyu futbol halı sahaları, Ayazağa
Çamlık Lokali (günümüzde Mezunlar Derneği’nce işletilen restoran), Hisarüstü
tesisleri, Ayazağa ve Gümüşsuyu kız öğrenci yurtları, Ayazağa ve Maçka
anaokulları inşa edilerek işletmeye açıldı. Vakıf bu işletmelerden elde ettiği gelirlerin
yüzde 90’ını Üniversite’nin ihtiyaçlarına ve öğrenci burslarına ayırdı.
Vakıf, yedi saygın İTÜ rektörüyle uyum içinde ve son dört rektör Vakıf başkanlığında
da, Üniversite’ye hizmet için tüm varlığıyla çalıştı. Ağustos 2020’de atanan
Sayın Rektör ve ekibi, İTÜ ve İTÜ Geliştirme Vakıflarına, İTÜ’nün geçmişine ve
geleneklerine uymayan değişik bir gözle bakmaya ve baskı kurmaya başladı.
İTÜ Vakfı yönetimi, iyi niyet göstererek kız yurdu, Ayazağa’daki halı saha ve
idari odalarının boşaltılarak İTÜ’ye teslim edilmeleri kararları aldı. Bir süre sonra,
İTÜ Vakfı’nca inşa edilen ve işletilen Maçka Sosyal Tesisleri ile yüzme havuzu
ve müştemilatı, restoran, spor tesisleri, –mahkemenin almış olduğu tedbir kararlarına
rağmen– Beşiktaş Kaymakamlığı kolluk kuvvetleri eşliğindeki 30- 40 kişilik
bir grup tarafından basılarak, hukuk dışı bir yolla el kondu. Bir süre sonra da, kira
sözleşmeleri devam eden Ayazağa ve Maçka otoparklarına, mahkemenin tedbir
kararına rağmen, yine kolluk kuvvetleri eşliğindeki 30-40 kişilik gruplarca hukuk
dışı bir yolla el kondu.
Sonuç olarak, İTÜ Vakfı, yıllar içinde geliştirdiği gelir kaynaklarından, aynı
zamanda İTÜ Vakfı Başkanı olan Sayın Rektör tarafından, Vakıflar kanununa aykırı
olarak, mahrum bırakıldı. Bu durumda, İTÜ Vakfı’na hukuk içinde hakkını arama
dışında bir yol bırakılmadı. İTÜ yönetimince izlenen bu tutum, İTÜ’nün, mezunlarıyla
sevgi ve güven bağını da büyük ölçüde zedeler niteliktedir.
İTÜ Vakfı Dergisi’nin bu özel sayısını çıkarma amacı, İTÜ’de olan bitenden tüm
İTÜ’lüleri (öğretim elemanlarını, mensuplarını, öğrencileri, mezunları) haberdar
etmektir. Canlıların yaşamı gibi makamlar da geçicidir ancak, İTÜ sonsuza kadar var
olacaktır.
Saygılarımla,