top of page

İTÜ Vakfı 72. Mütevelli Heyet Toplantısında ‘Deprem’ konuşuldu

Güncelleme tarihi: 14 Nis



İTÜ Vakfı’nın 72. Mütevelli Heyet Toplantısı geniş katılımla 22 Mart 2023’te The Marmara Oteli-Taksim’de gerçekleştirildi.


Toplantıda,  2022 yılı Yönetim Kurulu Faaliyet Raporu ile Bilanço ve gelir-gider tablolarının görüşülmesi, Denetim Kurulu Raporu’nun görüşülmesi, Yönetim ve Denetim kurullarının ayrı ayrı ibra edilmesi şeklindeki olağan gündem maddelerinin yanı sıra 6 Şubat’ta yaşadığımız deprem felaketinin ardından, konunun görüşülmesi ve İTÜ Vakfı olarak yapılabilecekler hakkında bilgi verilmesi amacıyla gündemde ‘deprem’ konusu da yer aldı.

 

2022 yılında İTÜ'ye 14.3 milyon TL katkı

Divan Başkanlığına Y. Müh. Altok KURŞUN, Divan Başkanvekilliğine Zeliha DİLEK ve Y. Müh. Fatih R. SARAÇOĞLU’nun seçilmesiyle başlayan toplantıda, Genel Sekreter Ayhan NEMUTLU, 2022 yılı Yönetim Kurulu Faaliyet Raporu ile Bilanço ve Gelir-Gider tablolarını özetleyen bir sunum yaptı. Genel Sekreter, bu sunumda 39 yıldır amaçlar doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmekte olan İTÜ Vakfı’nın 2022 yılında iştirakleri ile birlikte ürettiği 14,3 milyon TL’yi İTÜ’ye katkı olarak aktardığını ve bu katkının 547 öğrenciye burs, İTÜ Rektörlüğü adına yapılan ödemeler, öğrenci-öğretim üyesi-mezun projeleri, üniversitenin muhtelif birimlerine yapılan bağışlar şeklinde dağılım gösterdiğini belirtti.

 

Burs Yönetmeliği ve 547 öğrenciye burs

Genel Sekreter, Mütevelli Heyeti ve Yönetim Kurulu’nun 2022 yılı içinde yaptığı çalışmalar ve 2022 yılı içinde yeni ve kapsamlı bir yönerge olarak hazırlanıp yürürlüğe giren ‘İTÜ Vakfı Burs Yönetmeliği’, İTÜ Vakfı Sosyal ve Kültürel Hizmetler Komitesi’nin yürüttüğü burs ve etkinlik çalışmaları, İTÜ Vakfı İktisadi İşletmesi’nin yayın faaliyetleri arasındaki akademik kitaplar, kitap teliflerini bağışlayarak İTÜ Vakfı Burs Fonu’na katkıda bulunan yazarlar ve İTÜ Vakfı Dergisi hakkında bilgi verdi.


İTÜ Vakfı iştiraki şirketler 3M ARGE A.Ş, OTAM A.Ş ve İTÜNOVA A.Ş ile ilgili çalışmalar ve gelişmeler hakkında da bilgi aktaran Genel Sekreter, başta Maçka Sosyal Tesisleri ve açık yüzme havuzu olmak üzere, Maçka ve Ayazağa otoparkları, Ayazağa Kampüsü kapalı yüzme havuzu, çim halı saha ve tenis kortlarından oluşan birimleri kiralamak suretiyle işletmekte olan 3M ARGE A.Ş, tüm bu birimlerin anlaşmalarının 2022 yılı başında üniversite yönetimi tarafından feshedilmesi üzerine bu birimlerde görev yapan tüm personelin tazminatlarını ödeyerek işlerine son vermek zorunda kalındığını ve konuya ilişkin hukuki sürecin devam ettiğini bildirdi.


Üniversite-sanayi işbirliğinin en güzel örneklerinden olan ve %100 hissesi İTÜ Vakfı’na ait olan OTAM A.Ş’nin 2022 yılında üniversitemize doğrudan veya dolaylı olarak 4.2 milyon TL katkı sağladığını da vurgulayan Ayhan Nemutlu, İTÜ’nün ulusal veya uluslararası sanayi kuruluşlarına uzanan köprüsü İTÜNOVA Teknoloji A.Ş’de İTÜ Vakfı payının % 47 olduğunu belirtti.



Divan Başkanı Altok KURŞUN, İTÜ Vakfı kurucularından ve Mütevelli Heyet Üyesi Y. Müh. Orhan YAVUZ’un sağlık nedeniyle mütevelli heyet toplantısına katılamadığını ve görüşlerini yazılı olarak gönderdiğini belirterek vakıf-üniversite ilişkilerine değinen metni okudu.

Genel Sekreter tarafından yapılan sunumun ardından İTÜ Vakfı 2022 yılı Faaliyet Raporu ile Denetim Raporu oylamaya sunuldu ve oybirliğiyle kabul edildi; Yönetim ve Denetim Kurulu ayrı ayrı ibra edildi.


İTÜ Vakfı ile İTÜ arasında sürmekte olan hukuki süreçle ilgili olarak mütevelli heyet üyelerini bilgilendirmek üzere İTÜ Vakfı Hukuk Müşavirliğini yürüten Daylık Avukatlık Bürosu’ndan Av. Recai Akben açıklamalarda bulundu. Recai Akben, İTÜ Vakfı iştiraki 3M Ar-Ge tarafından işletilmekteyken, İTÜ Rektörlüğünün sözleşme hükümlerine uymayarak tek taraflı feshetmiş olduğu İTÜ Maçka Sosyal Tesisleri, İTÜ Ayazağa ve Maçka otoparkları, İTÜ Ayazağa Kampüsü Satış Mağazası’nın iadesi ve vakfın uğradığı zarar ve tazminatlara ilişkin açılan hukuk davalarının seyri, bu davalardan bazılarının kazanılmış olmasına karşın üniversite tarafından bu kararlara uyulmaması nedeniyle yapılan hukuki başvurular hakkında bilgi verdi.


Divan Heyeti Başkanı Altok Kurşun, depremle ilgili gündem maddesine geçerek “Deprem hakkında ne kadar söylenti, yazılan çizilen varsa, bana sorarsanız maalesef yarıdan fazlası yanlış ve üstelik tehlikeli. Bizlerin en önemli görevlerinden biri sokaktaki vatandaşı aydınlatmamız. Herkes bizler gibi mühendis, mimar veya işin uzmanı değil. Vatandaş, ‘Riskli bina nedir, yıkılma nedir, kentsel dönüşüm nedir, şartname nedir?’ bunlardan bihaber ve ortada kalmış vaziyette ve bilinçlendirilmeye ihtiyacı var” diyerek, bu konuda sözü konuşmak isteyen mütevelli heyet üyelerine bıraktı.


Necip Naci Doğru, yaşanan büyük depremin ardından İTÜ Vakfı’nın depremzede öğrencilere yönelik olarak yaptığı çalışmaların takdire değer olduğunu vurgulayarak bu kapsamda hazırlanmış olan bilgilendirme yazısını okudu, Yönetim Kurulu’na teşekkür etti.

 



 

“Mühendis olarak sorumluluğumuzu ne kadar yerine getirdik?”

Şükrü Genç (Sarıyer Belediye Başkanı, İTÜ İnşaat Müh. Böl. 1982 mezunu)


“Mühendislik kavramını giderek yozlaştıran, giderek alandan uzaklaştıran, herhangi bir planlama ve projelendirme kısmında mühendise, mimara ihtiyaç duymayan ve insanların kendi kendilerine bir şey üretip sonrasında bir felaket olduğunda olayı kadere bağlayan kafa yapısıyla bu işlerin çözümünün zor olduğunu vurgulayan Şükrü Genç, “Bir belediye başkanı olmanın ötesinde, bir mühendis olarak ısrarla şunu söylüyorum: Biz mühendis olarak sorumluluğumuzu ne kadar yerine getirdik” diyerek özetle şunları söyledi: “Biz mühendislerin bu işe müdahil olması gerekir. Bu memleketin muasır medeniyetler seviyesine çıkması konusunda eğitim veren sizlerin bu noktada sessiz kalması da işin bir acı tarafı. Üniversitelerde bu işlerin takip edilmesi gerekliliğini özellikle belirtmek istiyorum. Hatay’ın göz göre göre kaybedildiği ortada. Herkes yüksek binayı konuşuyor ama oranın Amik Gölü, Amik Vadisi, peşinden de rant binaları olduğunu bilmek zorundayız. Bunu bilmediğimizde felaket noktalara gidiyoruz.

Özellikle toplumu çok yakından ilgilendiren ve mesleki sorumluluğumuz olan alanlarda mutlak bir şekilde duyurular, bildiriler, yaptırımlar yapmamızı öneriyorum. Oraların nasıl toparlanacağını açıkçası bilemiyorum, ona bile birlikte çözüm üretebiliriz. Kısa süreli de olsa bir inceleme alanı olarak geziler yapılmasını önerebilirim, ekranda gördükleriniz ile orada olmak çok farklı. Bırakın binaları, bir kaldırım bile kalmamış. Bu işi çözmek zorundayız, yoksa farklı dönemlerde benzer koşullar yine gelecektir.

Bir arkadaşım da ‘Hatay umarım İstanbul’un fragmanı olmaz’ dedi. Öyle bir şeyin olması da korkunç. Şu anda büyük şehrimiz ve ilçe belediyeleri olarak önlem almaya çalışıyoruz. Bunun için yasal düzenlemelerin hızla yerine getirilmesi lazım. Örneğin İstanbul için 2960 sayılı yasa (öngörünüm) çivi çakılmasına izin vermiyor. O zaman oralarda eski binaların düzenlenmesine yönelik yasal boşlukların giderilmesi gerekiyor. Bunun yanında gecekondu bölgeleri, dere doldurma, ruhsatı olmayan binalarda çok acil ‘can güvenliği limiti’ yapabilecek şekilde mutlak bir şekilde yetkilendirme yapılması gerekiyor. Gerekli yasal düzenlemelerin yönetmelik bazında bile olsa düzenlenmesi gerekliliğini ısrarla vurgulamalıyız. İstanbul’da ruhsatı olmayan binalarda veya çok eski ruhsat almış, farklı yönetmeliklerle yapılmış binalarda düzenlemelerin yapılabilmesi için yeni yönetmelikler veya yönetmeliklere birtakım eklentilerin mutlaka yapılması gerekliliği var. Vakfımıza önerim böyle bir yönetmelik hazırlanması veya yönetmeliğe ek hazırlanması konusunda biraz çaba gösterilmesidir.”


 

“Öncelikle toplumumuzu eğitmemiz gerek”

Prof. Dr. Fikret Keskinel (İTÜ İnşaat Fak. E. Öğretim Üyesi)


“Bizim her şeyden evvel yapmamız gereken şey mevcut yönetmeliklere uymak ve onlara uyulmasını sağlamak. Bu yapıldıktan sonra üstüne bir şey koymak gerekiyorsa tabii ki gerekenleri yaparız (yeni teknolojileri, gelişmeleri, mühendislik bilimlerinin geldiği noktayı göz önüne almadan hiçbir şey yapamayız). Mühendislik zaten yapabilmek demektir, yani bilmek ve yapmak lazım, bildikçe yaparsınız. Ancak bizim öncelikle toplumumuzu eğitmemiz gerek. Toplumu eğitmeden, toplumun beklentilerinin ne olduğu belirlenmeden, oportünist kimseleri yönetici olarak seçmemeyi öğrenmeden evvel bir sonuca ulaşmak mümkün değildir.”

 


 

“Darüşşafaka 120 depremzede öğrenci alacak”

Y. Müh. İsmet Kasapoğlu (İTÜ Maden Fak. 1963 mezunu)

“Ben Darüşşafaka mezunuyum. Darüşşafaka, babası veya annesi hayatını kaybetmiş çocukları ortaokul 1’den alır, lise sona kadar tamamen yatılı okutur, yetiştirir, mezun eder. Darüşşafaka’nın kontenjanı 100’dü. Ben orada da mütevelli heyet üyesiyim. Geçen hafta bir karar alındı. Önümüzdeki yıl sadece 120 depremzede öğrenci alınmasına yönelik hazırlıklara başlandı ve ek binanın da temeli atılmak üzere.”

 


 

“Bölgeyle ve doğal çevreyle uyumlu,sürdürülebilir kent kurgusu”

Y. Mimar Cafer Bozkurt (1968 Mimarlık Böl. mezunu):


Deprem felaketinin, 1950’li yıllardan beri yaşanan göçler, yoğun şehirleşme ve pek çok imar affının bir sonucu olduğuna dikkat çeken Cafer Bozkurt, kentsel dönüşümde öncelikli olarak eski deprem yönetmelikleriyle yapılmış çok katlı yapıların, ada bazında gecekondu ve imar ıslah planlarıyla yapılaştırılmış alanların yoğunluk arttırılmadan yeniden yapılandırılması gerektiğini vurguladı. Yer seçimi, bölgeyle ve doğal çevreyle uyumlu, sürdürülebilir akıllı kent kurgusuyla yola çıkılarak kentsel altyapıda düşünülmesi gereken ayrıntılar üzerinde duran Bozkurt, “Kent yaşam alanları; eğitim, sağlık, spor, kültür, ticaret, üretim ve yönetim alanları birlikte planlanmalıdır. Konut alanlarında ise kırsalda özellikle az yoğunluklu, iki katı geçmeyen, ranta dönüşmeyen yapılar; kent merkezlerinde ise yapıların zemin mekaniği, jeoloji, jeofizik etütlerle titizlikle yapılmalı. Mimari tasarım, strüktür tasarımı, donatı tasarımı kalitesi önemlidir. Mevcut yapıların bütün problemleri kötü tasarım ürünü olmalarından kaynaklanmaktadır. Hızlı ve hafif yapı süreçleri düşünülmelidir. Geçici yerleşkeler için 1 yıllık, kalıcı yerleşkeler için 5 ve 10 yıllık program düşünülmeli, sürdürülebilir finansman modeli oluşturulmalıdır. Sosyal devlet anlayışı içinde vatandaşlar kira öder gibi yapı sahibi yapılmalıdır. Kentlerde kentsel dönüşüm adına emsal arttırarak yüksek yoğunluklu, piyasa müteahhitleri eliyle üretimden kesinlikle kaçınılmalıdır. Yönetim planlamasında da şehir plancısı, mimar, mühendis, hukukçu, sosyolog uzman kadroları bütün olarak çalışmalıdır” dedi.


 

“Uzaktan ve yerinde eğitim için İTÜ Vakfı Sürdürülebilirlik Akademisi”

Prof. Dr. Sinan Mert Şener  (İTÜ Mimarlık Fak. E. Öğretim Üyesi, İTÜ Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi)


"İTÜ Vakfı Yönetim Kurulu, bir meslek içi eğitim ve sürdürülebilirlik okulu diyebileceğimiz ‘İTÜ Vakfı Sürdürülebilirlik Akademisi’ni kabul etti ve bunu aktive etmek üzere Başkan Yardımcıları Naci Endem ve Güner Koçel’in çabalarıyla hayata geçirdik. Şu anda Gayrettepe’deki binamızın bir katı İTÜ Vakfı Sürdürülebilirlik Akademisi için hazırlandı ve organizasyonel çalışmaları devam ediyor. Meslek eğitiminde sıvacının bile eğitimi gerekiyor. Şükrü Başkan’a da katılıyorum, çok doğru önerileri var ama biz de dersimize çalıştık, hazırlığımız var. Eğitim salonları için de başkanımız söz verdiler, biz karargâhı kurduk. Bunun yazılımsal altyapısını da kurarak aynı zamanda uzaktan eğitimle de aktive etmeye çalışıyoruz. Çünkü o bölgedeki mühendislerin veya yeni mezunların da yetiştirilmesi gerekiyor. Ben de bir önceki mimarlık fakültesi dekanıyım. 2023 yılı mezunları yaklaşık olarak 2,5 yıl uzaktan eğitim gördüler. Ben de uzaktan mimari tasarım eğitimi vermek zorunda kaldım. Tasarım eğitimi uzaktan verilmez, dijital ortamda yapılmaz, kâğıdın üzerinde çizilerek yapılır. Dolayısıyla orada da zafiyetimiz var. Meslek içi eğitim derken sıvacı, boyacı, demirci kalfası yetiştirmenin ötesinde, mesela bir kuşak mimar veya mühendis sadece kâğıtla ve T cetveli ile çizmeyi biliyor, öğrenmek isteyen neden bilgisayar eğitimi konusunda destek almasın? İTÜ Vakfı Sürdürülebilirlik Akademisi uzaktan ve yerinde eğitim için kurulmuştur."

 


 

“Yetkin Mühendislik en kısa zamanda hayata geçirilmeli”

Prof. Dr. Mehmet Nuray Aydınlıoğlu (BÜ E. Öğretim Üyesi, İTÜ İnşaat Fak. 1965 mezunu)


"Hayatımın büyük kısmı deprem mühendisliği ile geçti. Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Deprem Araştırma Mühendisliği Bölümü emekli öğretim üyesiyim. Bina yapım sürecinin iki önemli öğesi var. Biri tasarım diğeri de yapım. Tasarım mimarların, mühendislerin işi. Kent planlamasından başlayarak -en çok ihmal ettiğimiz- mimarlık ve mühendislik hizmetlerinin doğru yapılması işin başlangıcı ve temeli. Mimarlık ve mühendislik bakımından ulus olarak maalesef çok çok kötü durumdayız. Bu konu, mühendislik ve özellikle inşaat mühendisliği camiasının 30-40 yıldır gündemindedir. Çözüm ise mesleki yeterlilik meselesidir. Üniversite eğitimini bir tarafa bırakıyorum, o konuda da çok büyük problemlerimiz var ve her yıl giderek daha da artıyor. Ama önemli olan mesleki yeterlilik sorunudur. Bu konuda inşaat mühendisi olarak ben kişisel olarak arkadaşlarımla birlikte en azından 30 yıldır çalışıyoruz. 1997 yılında, yani 1999 depreminden 2 yıl önce, İnşaat Mühendisleri Odası Genel Merkezi olarak bir kanun tasarısı bile hazırladık. Bugün yazılı olarak elimizdedir, gayet güzel de bir kanun tasarısıdır. 1999 depreminden sonra maalesef unutuldu, 595 ve 601 sayılı kanun hükmünde kararnamelerle bu konu gündeme getirildi ancak çok kısa bir süre sonra Anayasa Mahkemesi tarafından bu kararnameler iptal edildi. O günden beri de hiçbir şey yapamıyoruz. Mesleki yeterlilik konusuna biz ‘yetkin mühendislik’ diyoruz. Bu konuyu mutlaka en kısa zamanda hayata geçirmemiz lazım. 1999 depreminden sonra bu konunun hayata geçeceğine inanmıştık. Maalesef 24 yıl sonra hâlâ aynı noktadayız.

İkinci konu da Türkiye’de maalesef perişan durumda olan müteahhitlik sistemidir. Bu sistemle bu noktalara geleceğimiz belliydi. Bu konuda büyük bir reform yapmak zorundayız. Konunun detayları hakkında da işin içinde olanlar çok çalışmışlardır. Mühendislik camiası ve özellikle vakıf olarak hiç değilse bu iki konunun reformunun gereğini politikacılara vurgulayalım, politikacılara baskı yapmaya çalışalım. Bu konu bizim görevimizdir.”


 

Toplantının dilekler bölümünde söz alan üyeler Serap Çatalpınar, Prof. Dr. Haluk Karadoğan ve Prof. Dr. Güven Önal, üniversite-vakıf ilişkilerine yönelik değerlendirmeler yaptılar. Prof. Dr. Güven Önal, İTÜ Vakfı’nın %47 hisse ile ortaklar arasında yer aldığı İTÜNOVA A.Ş’nin ortaklık yapısı ve sürmekte olan denetime ilişkin bilgi vererek, İTÜ Vakfı’nın süreci yakından takip ettiğini vurguladı.


28 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page